İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | grow out of f. | doğmak | ||
This project grew out of a sketch I made on a napkin at a party last year. Bu proje, geçen yıl bir partide peçete üzerine yaptığım bir taslaktan doğdu. More Sentences |
||||
Genel | grow out of f. | çıkmak | ||
He has unsightly hairs growing out of his ears. Kulaklarından çıkan çirkin tüyleri var. More Sentences |
||||
Genel | grow out of f. | çok büyümek | ||
Genel | grow out of f. | büyüdüğü için giyememek (bir giysiyi) | ||
Genel | grow out of f. | kabına sığmamak | ||
Genel | grow out of f. | büyüyüp vazgeçmek (kötü bir şeyden) | ||
Genel | grow out of f. | olgunlaşıp vazgeçmek (kötü bir şeyden) | ||
Genel | grow out of f. | -den kaynaklanmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | grow out of f. | yetişmek | ||
Öbek Fiiller | grow out of f. | nedeniyle olmak | ||
Öbek Fiiller | grow out of f. | içine sığamayacak kadar büyümek |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | grow out of (something) f. | (bir şeye) sığmayacak kadar büyümek | ||
The boy has grown out of all his old clothes. Çocuk eski elbiselerine sığmayacak kadar büyüdü. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | grow out of sleepwalking f. | (küçükken/büyüdükçe) uyurgezerlik sorununu aşmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | grow out of something f. | içine sığamayacak kadar büyümek | ||
Öbek Fiiller | grow out of (something) f. | (bir şeyden) yetişmek | ||
Öbek Fiiller | grow out of (something) f. | (bir şey için) büyümüş olmak | ||
Öbek Fiiller | grow out of (something) f. | (bir şeyden) ortaya çıkmak | ||
Öbek Fiiller | grow out of (something) f. | (bir şeyden) gelişmek | ||
Öbek Fiiller | grow out of (something) f. | (bir şeyin) büyümesiyle/gelişmesiyle meydana gelmek |